Shweta Basu Prasad: İnsanların yabancıların iş bulamadığını ve endüstrinin yeteneğe değer vermediğini söylemesi yalandır; Saçmalık! – Özel | hint f

Doğal

New member
Shweta Basu Prasad, ilk filminden itibaren bir yetenek merkezi oldu. Birbirinden ilginç ve eleştirmenlerce beğenilen filmlerde rol alan oyuncu, performanslarıyla izleyenleri büyülemeye devam ediyor. ETimes ile yaptığı sıradan bir sohbette Shweta, 20. şanlı yılını kutlayan ilk filmi ‘Makdee’den bahsetti. Ayrıca ona bir film yapması için ilham veren şeyin ne olduğunu ve unutulmaz fangörl anını anlattı. Devamını oku…


İlk filminiz ‘Makdee’ 20 şanlı yılı tamamladı. Nasıl hissettiriyor?


Harika, nostaljik bir duygu. 20 yıl geçtiğine inanamıyorum. Kamera beni seviyor ve ben de bu sektörü seviyorum. Bu endüstrinin sunabileceği çok şey var. İnsanların yabancıların iş bulamadığını ve endüstrinin yeteneğe değer vermediğini söylediğinde bu bir yalandır. Bu saçmalık! Buradayım. Ben bir yabancıyım. Kelimenin tam anlamıyla bu sektörde büyüdüm ve size bunun yalnızca iyi yetenekleri teşvik ettiğini söyleyebilirim. Aksi takdirde bugün çalışan bu kadar çok insan olmazdı. Bugün işsiz olan bir aktör veya teknisyen tanımıyorum. Çok adil bir sektör. Bunu söylediğim için kusura bakmayın ama medya bu sektörle ilgili gerçekten tuhaf bir genelleme yaptı. İyi oyuncular çalıştıran iyi yönetmenler ve yapımcılar var.

Bir de sanrılı oyuncular var. Kendilerini sanattan daha büyük yapıyorlar. Bende derin bir etki bırakan iyi insanlarla çalıştığım için çok minnettarım. Vishal Bhardwaj, Naseeruddin Shah, Shabana Azmi ji ve hatta Gulzar sahab var. Kendimi çok şanslı hissediyorum ve o filmleri benim için seçtikleri için aileme minnettarım. Hayatımın çok küçük yaşlarından beri sektörün en büyük efsanelerinden bazılarıyla etkileşimim oldu ve bu benim fikrimi, çalışma şeklimi ve profesyonel tavrımı şekillendirdi. Bugün kendimi bir sanatçı gibi hissediyorum. Ben her şeyden çok seyirciyim. Harika bir endüstri ve benim evim.

Bir rolü üstlenmeniz veya bir film seçmeniz için size ilham veren nedir?


Benim için önce seyirciyim. Yaptığım seçim her zaman izleyicinin bakış açısındandır. Seyircimi kandırmak istemiyorum. ‘Makdee’ filmini hatırladığımda sesindeki heyecanı duyuyorsam, bu filmi ve dolayısıyla beni sevdiğin içindir. Bunun için seyircimi kandırmamak ve kendimi kandırmamak çok önemli. Mecazi olarak yılda 10 kadar film teklifi alsam çoğuna hayır derim. İşimde çok seçiciyim. Dedikleri gibi, film toplumu yansıtır ve bir oyuncu olarak onu izleyen birini güçlendiren projelerde yer almak benim sorumluluğumdur. Yönetmenin kim olduğu, hangi platform için olduğu veya içinde hangi büyük yıldızların çalıştığı umurumda değil. Bir şeyi görmek istemiyorsam, görmem. Bu kadar basit. En azından niyet bu. Projenin nasıl biteceği ve bundan sonra ne olacağı kadere bağlı bir şey.

Kısa bir süre önce, atölye çalışmalarına katıldığım Goa’daki IFFI’ye gittim. Günde dört film izledim. Sinema öğrencisiydim. Orada birçok film tutkunu ile konuştum. ‘Dil Chahta Hai’nin kurgusunu yapan A Sreekar Prasad’ın düzenleme atölyesine katıldım. Kesinlikle harikaydı. Benim için sinemam, sanatım kim olduğumdan daha büyük ve her zaman öyle kalacak.

Sizce ünlü olmanın en iyi ve en kötü yanı nedir?


Ünlü olup olmadığımı bile bilmiyorum. Ben sadece bir aktörüm. Ama evet, popüler olmak sıkı çalışmanızı doğrular. İnsanlar sizi tanır ve performanslarınız ve filmleriniz hakkında konuşur. İyi hissettiriyor. Bunun en kötü yanı yok.

Hiç bir fangirl anı yaşadın mı?


Geçenlerde konserine katıldığımda Pakistanlı Ghazal şarkıcısı Ghulam Ali Sahab ile ‘fangirl’ bir an yaşadım. Shanmukhanand Hall’a gittim ve onunla orada tanıştım. Onunla tanıştığımda gazellerini sevdiğim için ağlamaya başladım. Sahip olduğum bir başka fangirl anı AR Rahman’laydı.

Om Puri sahab ile tanıştığımda büyük bir fangirl anı yaşadım. Onunla ilk kez yaklaşık 7-8 yıl önce tanıştım. Onun büyük bir hayranı oldum. Klasik müzikle ilgili bir belgesel çekerken benim için dublaj yapmasını istedim. Teaser için seslendirme yapmıştı ama ben bunu belgeselimde kullanamadım. Ama onunla tanıştığımı hatırlıyorum. ‘Aakrosh’, ‘Mandi’ veya ‘Sparsh’ olsun, bize pek çok unutulmaz film getirdi. Ben sadece onu sevdim.